Ara
Close this search box.

Aile Şirketi Ne Zaman Aile Anayasasına Başvurmalı

Aile Şirketi Ne Zaman Aile Anayasasına Başvurmalı

Aile Şirketlerinin sürdürülebilirliğinin sağlanması için mutlak anlamda kuşaklar arası köprü görevini gören Aile Anayasasına ihtiyaç vardır.

Evet ülkemizde uzun süredir konuşulan ancak sadece lafta kalan bazı konular bulunmaktadır. Onlardan biri de bana kalırsa Ekonomi için çok önemli olan “Aile Şirketleri ve Aile Anayasası” konusudur. Peki dünyada ve ülkemizde bu kadar önemli olan bu kavramlar sizin için ne ifade ediyor? hemen lafı uzatmadan konuya girmek istiyorum. Aile şirketi; ailenin geçimini sağlamak ve/veya mirasın dağılmasını önlemek amacıyla kurulan, ailenin geçimini sağlayan kişi tarafından yönetilen, yönetim kademelerinin önemli bir bölümü aile üyelerince doldurulan, kararların alınmasında büyük ölçüde aile üyelerinin etkili olduğu ve aileden en az iki jenerasyonun kurumda istihdam edildiği şirkettir. Çeşitli raporlara göre aile şirketleri global gayri safi hasılanın yılda %70 ila %90’ını yaratıyorlar ve dünyadaki şirketlerin %75’e yakını aile şirketi olarak faaliyetlerini sürdürüyor. Ülkemizde sermaye piyasalarının sığlığı nedeniyle sadece orta ve küçük ölçekliler değil, büyük ölçekli şirketler de “Aile Şirketi” olarak kurulmuşlardır. Türkiye ekonomisinin %95’ini aile şirketleri oluşturmaktadır. Aile şirketlerinin ekonomiye bu kadar etkisinin olduğunu düşünürsek önem derecesinin de neden bu kadar can alıcı olduğu ortaya çıkacaktır. Aile şirketleri ilk olarak girişimcilerin kurdukları (1. Kuşak) bir organizasyon olup ilk kuşağın tüm kültürünü şirkete girdiğinizde soluklarınıza kadar hissedersiniz. Ortalama 25-30 yıllık bir süreçten sonra artık şirkete 2. ve 3. kuşakların gelmesi ve yönetimin genç kuşaklarla entegresi başlamaktadır. Geçmişten bugüne belli bir düzende dönen çarklar artık farklı devir hızı ve yönlerde dönme eğilimine girmiştir. Bundan sonrası şirketin kültür-kurumsallık birlikteliği ile götürülmelidir. Aile şirketleri de bunu yapabilecek potansiyele sahip işletmelerdir. Bunu neye dayanarak söylüyor olabileceğimi düşünüyor olabilirsiniz. Onun da cevabı şudur; Dünyada ve ülkemizde yaşanan ekonomik kriz ve buhranların hızlı ve en az zararla geçiştirilmesi Aile Şirketleri sayesinde olmuştur. Aile şirketleri kriz anlarında çok hızlı karar alıp uygulamaya geçirebilen, daha az bürokratik ve kişisel olan ve daha fazla hareket serbestisi olan kurumlardır. Bu nedenle zor zamanlarda çok az sarsılma ile bu dönemleri rahat bir şekilde atlatmışlardır. Kuşaklar arası iletişimin şirket yönetimi üzerinde bu kadar söz sahibi olduğu ortamda tabii ki bazı çalışmaların planlı ve sonuç odaklı olması gerekir. Ne yazık ki baktığımızda ülkemizde bunu başaran aile şirketleri sayısı oldukça azdır. Bunun destekçisi de “Aile şirketlerinin yaklaşık %35’i ikinci nesle devam edebilirken, ikinci nesilden üçüncü nesle geçişte işletmelerin çok azının (%5) bunu başarabildiği görülmektedir.” istatistiğidir. Aynı zamanda gazete ve ekonomi haberlerini takip eden biriyseniz,

“100 yıllık şirket, tarih oldu,

İktidar kavgası hisse sattırdı,

Yönetim krizi, iflasa sürükledi,

Üç kardeş yollarını neden ayırdı?,

Miras kavgası, şirketi yabancılara sattırdı,

İki kardeşin yolu 43 yıl sonra ayrıldı. “

gibi haberlere rastlamışsınızdır. Peki bunca söylenenden sonra Aile şirketleri ne yapmalı/nasıl olmalı ki hem ekonomi için güç kaynağı olsun hem de şirket çalışanı aile üyeleri için bir gelecek…bunun cevabı çok basit “Kurumsallaşma”. Kurumsal kimlik kazanmak öyle kelime üstünde kalan basit bir kavram değildir. Kurumsallaşmak için çalışmak, çok çalışmak, hatta ve hatta çok çok çalışmak lazım. Şirket ve Aile sınırlarını net bir şekilde ortaya koyar Aile ve şirket ilişkileri birbirine karışmazsa hiçbir sıkıntı olmaz. Bunlar için atılması gereken 4 önemli adım vardır. Bunlar; Aile Anayasası, İyi bir Organizasyon, Stratejik Plan ve Eğitimdir. Aile şirketlerinde Aile Anayasası bireyler arası ilişkinin nasıl olması gerektiğini (Aile Bireylerinin yönetim ilkeleri, Yeni neslin hazırlanması, Gelirler/Giderler ve harcamalar, Hisse durumları ve Genel Hükümler vb…) belirleyen tüm çalışan ve yönetici aile bireylerinin onayı alınarak ortaya konulan ortak bir mutabakat metnidir. Bu çalışma şirketinizde yapıldığında şirket içi ve şirket dışı davranışsal ve yönetsel durumların nasıl olması gerektiğini belirtmiş oluyorsunuz. Kurumunuza ileride katılacak bir Aile Üyesi kuruma ilk ayak bastığında önüne koyacağınız metin bu olmalıdır. Böylece şirketiniz işleyen bir sistem olmuş ve bireylerden bağımsız çalışan işletme olmanın ilk adımını atmış bulunmaktadır. Peki makalenin başlığında da belirttiğim gibi “Aile Şirketi Ne Zaman Aile Anayasasına Başvurmalı ki…” sorusunun cevabı HEMEN olmalıdır. Çünkü zaman ilerledikçe ve aile üyeleri sayısı arttıkça Anayasanın yapılması ve uygulamaya konması daha zor olmaktadır. Hatta bazı şirketlerin aile üyeleri arasında sıkıntı, kavga, anlaşmazlık çıktığında bir danışmana başvurması çok doğru bir davranış değildir. Danışman geldiğinde “iş içinden çıkılamaz bir hal aldıysa” böyle bir ortamda Aile Anayasası yapmak sadece ama sadece zaman kazandırma olarak nitelendirilebilir. Girişimci neslin de zamanında yetki devrini genç kuşaklara yapması da şirketi için önemli noktalardan biridir. Onun için 2. nesil şirkete başlar başlamaz Anayasanın hazırlanması ve genç neslin yetiştirilmesi için eğitim programları yapılmalıdır. Eğitimin kurumsallaşma adımlarından biri olması bireylerin gelişimi için önemlidir. Eğitimi aile bireylerine zorunlu alması gerektiği değil aldığında elde edeceği faydaları göstererek vermek gereklidir. Unutulmamalıdır ki birey gelişirse aile, aile gelişirse şirket ve şirketler gelişirse ülke ekonomisi gelişmektedir. Bu kelebek etkisini istediğiniz yere kadar çekebilir ve sürdürebilirsiniz.

Birey gelişirse aile, Aile gelişirse şirket ve Şirketler gelişirse ülke ekonomisi gelişmektedir.

Kurumsallaşmanın diğer adımlarından olan iyi bir organizasyon kavramında söylenmek istenen çalışanların tamamı için kadro yeterliliğinin aranmasıdır. Şirketinizin iyi yönetilmesi ile kar marjınızı artırabilir, gözlemleyebilir ve takip edebilirsiniz. Aile şirketlerinde de bu durum adaletli bir şekilde yapılmalıdır. Hangi kadroyu hangi yetkinlikteki birinin yönetmesi gerekiyorsa o pozisyon ona verilmelidir. Çünkü aile bireyleri özellikle genç kuşak nasıl olsa babamın, amcamın,dayımın şirketi vb… düşünce içinde ve gelmesi gerektiği makama nasıl olsa gelirim düşüncesinde olabiliyorlar. Bu çok yanlış ve tehlikeli sonuçlar doğurabilecek bir düşüncedir. bunların önüne geçmek için iyi bir organizasyon şeması ile her departmanın görev, yetkinlik ve sorumlulukları belirlenmeli ve Yönetim sistemi bu yapı üzerine inşa edilmelidir.

Kurumsallaşmanın son adımı ve meyvesi diye düşündüğüm Stratejik Planlama yukarıda saymış olduğumuz adımların belirli bir plana göre ortaya konulduğu aşamadır. Stratejik Plan; Kuruluşların, uzun dönemde yaşamını devam ettirebilmek, sürdürülebilir rekabet üstünlüğü ve katma değeri arttırabilmek amacıyla, sahip olduğu üretim faktörlerinin etkili ve verimli olarak kullanılması sürecidir. bu süreçte Aile şirketleri de geleceği tasarlarken belirli bir düzen içinde gitmelidir. Stratejik Planlama sonucunda şirketin mevcut yapısı, rakipleri, çevresi, gelecek amaçları, hedefleri ve kararları ortaya konmaktadır. Öncelikle senelik bir hedef aksiyon planı ortaya konularak ay ay tüm departmanlardan yapılacak icra ve Yönetim kurulu toplantılardan hedef başarı performansları geri bildirimleri alınmalıdır.

Sonuç olarak; Aile şirketleri evet duyguların hakim olduğu bir yapı olsa da duyguların planlı bir şekilde kontrol edilmesi ve şirket değerlerinin aile değerleri ile özdeşleşmesi gerekmektedir. Kurumsal bir yapıya geçmeye karar verdiğinizde mutlak anlamda tarafsız,bağımsız size ve şirketinize dışarıdan bakan bir danışman ile hareket edin.

Her Aile Şirketine Anayasa şarttır diyerek yazımı bitirmek istiyorum…

Whatsapp
1